31 Mayıs 2011 Salı

Personal Taste

Lee Min Ho ve Son Ye Jin'in başrolü oynadığı bu şeker mi şeker diziyi izledim yakın zamanda ve neden daha önce izlemedim diye kızdım kendime.

İki tane bal dudak aynı dizide aşıkları canlandırırsa güzel sahneler çıkar ortaya tahmin edebileceğimiz gibi haha.
Bu dizide Lee Min Ho'nun iyi bir kisser olduğunu görüyoruz. Ama yine de Worlds Within'le boy ölçüşemeyecek bir dizi olduğunu da söyleyebilirim kissu konusunda.

Ben başından sonuna çok eğlendim, inişleri çıkışlarıyla çok tatlı bir diziydi.
Cinsel tercih konusunu da işlediğinden şamatayı siz düşünün.

Neden bilmiyorum Playful Kiss ile karşılaştırasım geliyor ve kesinlikle Personal Taste çok çok daha iyi.

Yeni bir dizi arayışı içindeyseniz tavsiye ederim. 

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Worlds Within


Son zamanlarda bitirdiğim ve en sevdiklerimden biri konumuna gelen Worlds Within kesinlikle izlenmesi gereken farklı bir yapım.

Farklı olduğunu söylüyorum çünkü normal Kore dizilerinin aksine tutucu bir tavrı yok ve televizyon dünyasının bir bakıma görünmeyen kısmında geçiyor olaylar.

Hyun Bin ve Song Hye Kyo var başrollerde. -en sevdiğim iki oyuncu-

Kendileri dizi yönetmeni rolündeler bu dizide. Üniversite yıllarında sevgiliyken birlikte olmuşlar ve bu bildiğimiz gibi Kore'de ya da en azından dizilerde hoş görülmeyen, genelde işlenmeyen bir durumdur.Bu anlamda rahat bir yapısı var dizinin. Üstelik mesleklerinin zorluklarını, piyasanın göründüğü kadar şaaşaalı olmadığını gözler önüne seren biraz gerçekçi biraz romantik bir bakış açısı da var.

İnsan ilişkileri konusunda da epeyce öğretici olduğunu düşünüyorum ve kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.

Dipnot: Bu dizinin ardından Hyun Bin ile Song Hye Kyo çıkmaya başlamışlar, ee onca sıcak sahneden sonra bir etkileşim olmasa garip olurdu ve söylenceye göre ayrılmalarının sebebi Hyun Bin'in çok düşünceli olmasıymış, şöyle ki Hyun Bin askere gideceği için Song Hye Kyo'yu 2 yıl beklemeye mecbur bırakmaya hakkı olmadığını düşünerek ayrılmak istemiş. *adamdan düşünce akıyor*

Elfen lied animesini yeni bitirdim ama etkisinden kurtulamıyorum.
İnsan duyguları harika işlenmiş, üstelik öldürmeye programlanmış bir diclonius'un animede insan olarak betimlenmiş karakterlerden daha insan olduğunu görmek daha bir etkileyici geldi bana.
İzlemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum zaten 13 bölümden oluşan kısa bir anime.
Ve açılış parçası Lilium ile sizi baş başa bırakıyorum.

*Ayrıca Ergo Proxy'ye başladım bitirince ona da bir başlık ayırmayı düşünüyorum.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

AKB48 ve SDN48 kızları Bigbang konserinde

AKB48'den Atsuko Maeda ve Mariko Shinoda  SDN48'den ise Yukari Sato  BIGBANG'in 12 Mayıs'taki “Love & Hope Tour 2011” konserine gitmişler.
Maeda şu resmi tweet'lemiş.
AKB48 & SDN48 head to BIGBANG's concert


Ve şöyle demiş:
Dün Mariko, Yukari ve ben BIGBANG'in konserine gittik.
Eğlenceliydi!!
Özellikle Mariko ve ben çok heyecanlıydık.
Benim için çok rahatlatıcıydı.
BIGBANG'e minnettarım.
Bugün de işten sonra eğleneceğim.
*heyecanlı*
Sonra güncelleyeceğim.


*JPOPASIA'dan çevirdim*
*Hem sevmem bu grubu kızları ama olsun*
*Son bir şey daha Maeda Atsuko Hana-Kimi'nin yeni versiyonunda Maki'nin rolünü oynayacakmış*

Hana-Kimi




En çok eğlendiğim Japon dizilerindendi.
Hanazakari no Kimitachi e
Unutulmaz replik: Ore wa homo ja nai!~
Bu ara Kore versiyonunun çekileceği konuşuluyor, oyuncular SM şirketinden olacakmış. Hadi hayırlısı.
Kore versiyonunda unutulmaz repliğin sahibi meşhur Nakatsu'yu Heechul canlandırabilirmiş. *heyecan tavan*

Sade-Is It A Crime


This may come 
this may come as some surprise 
but I miss you. 
I could see through all of your lies 
but still I miss you. 
He takes her love 
but it doesn’t feel like mine 

He tastes her kiss 
her kisses are not wine 
they’re not mine. 
He takes 
but surely she can’t give what I’m feeling now. 
She takes 
but surely she doesn’t know how. 

Is it a crime?
Is it a crime that I still want you? 
And I want you to want me too. 

My love is wider 
wider than Victoria Lake. 
My love is taller 
taller than the Empire State. 
It dives and it jumps and it ripples like the deepest ocean. 
I can’t give you more than that 
surely you want me back. 

Ben çizdim Vol.2

Ben çizdim



Aokigahara: İntihar bölgesi


“Sea of Trees” olarak bilinen 35 kilometrekarelik orman, Fuji Dağı’nın kuzey batı tarafında bulunur.
Orman turistik bir yer olmasından ya da buzlu mağaralarından,kayalık bir yer olmasından çok “İntihar bölgesi” olmasıyla ünlemiş.
San Francisco’daki Golden Gate Bridge’den sonraki dünyanın ikinci intihar yeri.
1950’lerden bu yana 500’e yakın insan burada hayatlarına son vermiş.
Normalde ormanlarda “Lütfen ateş yakmayınız” gibi tabelalar bulunurken Aokigahara ormanının çeşitli yerlerinde “Tekrar düşünün”, “Lütfen intihar etmeden önce polise danışın” tabelaları bulunuyormuş.
Fakat bu olaylara rağmen normal yaşam devam ediyor bölgede. Bölgedeki ormancılar buldukları cesetleri yanlarında götürüp hatta bazen beraber uyuyup(bir inanışa göre intihar eden yalnız ruhlar çığlık atarlarmış bu yüzden onları yalnız bırakmamak için beraber uyurlarmış) ardından polise teslim ederlermiş.
*Wikipedia’dan çeviri yaptım ve uludağ sözlük ile ekşi sözlükten faydalandım*
*Ama çok ilginç bir yer yahu, ürperdim ama hoşuma da gitti.*